“The Boys”: Kahraman Olmak Kolay İş Değil I N. Levent Tanıl

Editör
Editör
TarafındanEditör
Aralık 2016'da yayın hayatına başladı. Spinoff'u, prequel'i, sequel'i, remake'i, eşi benzeri muadili olmayan, Türkiye'nin tek DİZİ KÜLTÜRÜ dergisi ve web platformu...
6 dakikalık okuma

[highlight]The Boys, süper kahramanlık külliyatına yenilik kazandırabilen bir yapım olamasa da, bu temaya farklı açıdan bakabileceğimiz bir evren yaratıyor. Bu konuda gayet iyiler… Süper kahraman da olsa insanın egoları ve tatminsizlikleriyle nasıl beslenebileceği ihtimali üzerinden bir ilerleyiş söz konusu. Bu da ister istemez olay örgüleri ve karakterleri çekici kılabiliyor…[/highlight]

Aslına bakarsanız, dijital dünyayla birlikte birçok süper kahraman biz istemeyecek olsak bile hayatımıza çoktan giriş yaptı zaten. Çünkü artık iş, sadece sinema salonları ya da dijital ekranlarla sınırlı değil. İşin pazar boyutunu pekiştirecek birçok ürün ve gelişmelerle sarıldı dört yanımız. Sosyal medya hesapları ve YouTube kanalları bu fantastik evrenlere adeta tapıyor. Tüketimin üretilen yapımın üzerine binlerce farklı taleple çıktığı bir piyasayla karşı karşıyayız artık. Bu uyarlamaların hem şimdi hem de gelecekteki olumlu yatırımlara tanıyacağı olanaklar söz konusu olduğunda da pastadan payını almak isteyen birçok stüdyonun avuç içleri kaşınıyor haliyle…

Açıkçası böyle bir dönemde The Boys gibi tersine süper kahramanlık betimi sunan bir işin batma olasılığı da çok düşüktü zaten. Bundan 15 sene önce denenmiş olsaydı büyük olasılıkla görmezden gelinirdi. Lakin günümüzde hit olan süper kahraman öykülerine dair dolaylı yoldan aktarılan “Ya aslında hiçbir şey düşündüğümüz gibi değilse?” sorusunun cevaplarını bu diziyle takip etmek cazip geliyor insana.

İnsanı zaafları olan süper kahramanlar…

Yaratılan evrende süper kahramanların algı objesi olduğu görülüyor. Başta ABD olmak üzere tüm dünyanın tapmış olduğu bir süper kahraman timi The Seven… Bu kahramanlar, hem imajları hem de sergiledikleri mücadelelerle herkesin sorgulamadan takdir ettiği kişiler. Aynı zamanda Vought adlı bir şirketin sözleşmeli personeli konumundalar… Sosyal medya hesaplarından milyonlarca insana ulaşabiliyor, ürün satışlarının artışı için çeşitli reklam kampanyalarında boy göstererek kazançlarını ikiye katlayabiliyorlar. Şirket ve kahramanların esas amacı, her zaman daha fazla kâr elde edebilmek…

Buraya kadar her şey biraz kuşku uyandırsa da yolundaymış gibi görünüyor dizinin genel çerçevesinde. Fakat öyküde kahramanlara biçilen insani zaafların kendini göstermesi, macerasını tutturmaya çalıştığı kıvama ulaştırabiliyor… Neticede her insan hayatında bir kereliğine de olsa süper kahraman olmak istemiştir mutlaka. Ya çocukluk döneminde ya da sıkışmışlık hissettiğimiz bir anda Superman ya da başka bir kahramana dönüşüp kendimizi tüm güçlüklerden koruma ihtiyacı duymuş olabiliriz.

Peki, bu istek büyük bir mucizeye dönüşüp gerçekleşseydi ne olurdu? Güçlerimizi sadece insanlığı kötülüklere karşı korumakla sınırlı tutabilir miydik? Dürüst olalım; çoğumuz dünyayı gezer, sonrasında kendimizi daha yaşanabilir bir hayata hazırlamak için yatırımlar yapardık bu güçlerle. Hatta kimilerinin aklından dünyayı kurtarmak fikri bile geçmeyebilirdi. Çünkü insan, genellikle sahip olduklarının değerini o an bilmeyen, rakamlar üzerinden hesapladığı bir dünyaya ulaşma isteğine daha müsaittir. The Boys‘un yaratıcıları da bu tarz insani zayıflıklara sahip süper kahramanların, sıradan insanların hayatındaki etkilerine ışık tutuyor.
İyiler de iyi değil!

Diziyi güzel kılan bir diğer husus da, süper kahramanlardan intikam almak amacıyla toplanan sıradan insanların öyküsüne daha fazla odaklanması. Çünkü kahramanlar, kameralar kapandığında kibirli ve bencil hallerine geri dönüyorlar. Aynı zamanda sivil halka zarar vermeyi çok önemsemiyorlar. Her birinin içinde saklı tutmaya çalıştığı bir kötülük mevcut. Dolayısıyla hikâye örgüsü sıradan insanların mücadelesiyle gün yüzüne çıkmaya başlıyor. Ayrıca dizinin en iyi yanlarından biri de iyilerin de tam iyi olmaması. Bu durum bazen öyle şaşırtıcı boyutlara ulaşabiliyor ki, kimi zaman kendimizi maceranın esas kötüsüyle bile empati kurarken bulabiliyoruz…

Mizahla beslenen şiddet

The Boys, 2006-2012 arasında yayımlanan bir çizgi roman uyarlaması. Henüz okumadım ama çizgi romandaki mevcut sertliğin diziye yansıtıldığını belirten çok yorumla karşılaştım. Şiddetin tonlarının ne zaman artacağı kestirilemiyor bazen. Bunu Quentin Tarantino tarzında estetik bir şiddet anlatısıyla değil, daha çok oluşturulan dünyanın absürtlüğüne vurguda bulunarak aktarıyor. Keza Netflix’in Marvel yapımları Daredevil ve Punisher‘da da şiddet fazlasıyla kan revan içerisinde betimleniyordu. The Boys’u o tarz sahnelerde format olarak en yakın durduğu bu iki uyarlamadan ayıran yanıysa, aktarılan şiddet esnasında absürt olmaktan çekinmemesi.

Sıradan bir insanın, mistik güçlere sahip bir süper kahramanın kafasını patlatmasına ya da dünyanın en hızlı kahramanın bacağını kırabilmesine tanıklık edebiliyoruz. Bu gelişmeler izleyicinin ilgisini de diri tutuyor. Neticede dizinin süper kahramanları, kapitalizme tapan bir şirketin ürünü ve bu durumun farkına varıp kendi adaletlerini sağlamaya çalışan bir grup insan söz konusu olduğunda, olaylar her an bambaşka boyutlara taşınabiliyor.

2. sezon onayını da aldı

Amazon Prime’ın ilk sezonu 8 bölüm olarak yayınladığı dizi, 2. sezon onayını da aldı ve büyük olasılıkla yoluna birkaç sezon daha devam edecektir. Kadro gayet başarılı. Daha önce fantastik yapım tecrübesi olan Karl Urban (Thor: Ragnarok, Star Trek, Yüzüklerin Efendisi: İki Kule), hikâyenin temel taşlarından birini oluşturan Billy Butcher karakterinde çok iyi. Kız arkadaşının bir süper kahraman tarafından yanlışlıkla katledilmesini kaldıramayan Hughie rolündeki Jack Quaid de dengeli bir uyum sağlıyor. Aynı zamanda dizinin Superman’i andıran en güçlü kahramanı Homelander’a hayat veren Antony Starr başta olmak üzere, ana kahramanlardan tutup da sıradanlaşmak zorunda kalan kahramanlara kadar her oyuncu seçimi olumlu sonuçlar doğurmuş. Daha önce Supernatural ile uzun soluklu bir fantastik anlatıya çıkan Eric Kripke liderliğindeki bu yeni macera, sonu belli olsa da kartlarını açık oynayan bir deneyim olabilir.

Çoğunlukla DC, yer yer Marvel’ın kökenlerinden de beslenen ve başında da belirttiğim gibi yenilik kazandırmasa da seyirliği güçlü olan bir süper kahraman dizisi The Boys… Sezon finaline doğru şaşırtan gelişmeleri, en önemlisi de din sömürüsü ve politikaya dair yaptığı hicivler sayesinde kendisine şans veren izleyiciyi mutlu edebilecek türden bir iş…

Bu içeriği paylaş
TarafındanEditör
Takip et:
Aralık 2016'da yayın hayatına başladı. Spinoff'u, prequel'i, sequel'i, remake'i, eşi benzeri muadili olmayan, Türkiye'nin tek DİZİ KÜLTÜRÜ dergisi ve web platformu...

E-Bülten'imize Abone Olun!

En yeni içeriklerimizden ilk siz haberdar olun! Bültenimize abone olun!

Son Bölümlerimiz...

Podcast

Kritik Eşik – 58: Yabani

Episode’un editörleri Özlem Özdemir, Yasemin Şefik ve Engin İnan, Kritik Eşik'in yeni bölümünde Yabani dizisini konuşuyor.

Dinle
58. Bölüm
Süre: 7:13

Kritik Eşik – 57: Kirli Sepeti

Episode’un editörleri Özlem Özdemir, Yasemin Şefik ve Engin İnan, Kritik Eşik'in yeni bölümünde Kirli Sepeti'ni konuşuyor.

Dinle
57. Bölüm
Süre: 11:21

Kritik Eşik – 56: Dilek Taşı

Episode’un editörleri Özlem Özdemir, Yasemin Şefik ve Engin İnan, Kritik Eşik'in yeni bölümünde Dilek Taşı dizisini konuşuyor.

Dinle
56. Bölüm
Süre: 15:36

Kritik Eşik – 55: Bambaşka Biri

Episode’un editörleri Özlem Özdemir, Yasemin Şefik ve Engin İnan, Kritik Eşik'in yeni bölümünde Bambaşka Biri dizisini konuşuyor.

Dinle
55. Bölüm
Süre: 19:07

Kritik Eşik – 54: Aile ve Adım Farah Yeni Sezon

Episode’un editörleri Özlem Özdemir, Yasemin Şefik ve Engin İnan, Kritik Eşik'in yeni bölümünde Aile ve Adım Farah'ı konuşuyor.

Dinle
54. Bölüm
Süre: 18:18

Kritik Eşik – 53: Ömer ve Yargı Yeni Sezon

Episode’un editörleri Özlem Özdemir, Yasemin Şefik ve Engin İnan, Kritik Eşik'in yeni bölümünde Ömer ve Yargı dizilerinin yeni sezonları.

Dinle
53. Bölüm
Süre: 19:30

Son Bölümlerimiz...

Video

Episode TV’nin Sevilen Programı ‘Oben Budak’la Falan Filan’ Yeni Bölümüyle Yayında

Episode TV’nin sevilen programlarından Oben Budak'la Falan Filan heyecan verici yeni bölümüyle…

‘Deniz Tezuysal ile Kesin Bilgi’nin Yeni Bölümünde Mutluluk Konuşuldu

Episode TV'nin sevilen programlarından Deniz Tezuysal ile Kesin Bilgi'nin 4. bölümü, 8…

Episode TV’nin ‘Deniz Tezuysal ile Kesin Bilgi’ Programının 3. Bölümü Yayınlandı

Bugün yayınlanan Deniz Tezuysal ile Kesin Bilgi 3. bölümünde "Nikahta Keramet Var…

Episode TV’den ‘Deniz Tezuysal ile Kesin Bilgi’ Kendine Has Üslubuyla Devam Ediyor

Episode Dergi YouTube kanalı Episode TV’nin yeni içeriklerinden Deniz Tezuysal ile Kesin…

Mehmet Kurtuluş Episode’a Konuştu

Kurz und schmerzlos (1998), Im Juli (2000), Gegen die Wand (2004) gibi…

Popüler İçerikler

15 Bölümlük Bir Acil Servis Hikâyesi: ‘The Pitt’ BluTV’de

BluTV, Max orijinal yapımı The Pitt'i kullanıcılarıyla buluşturuyor. Emmy Ödülleri’ne beş defa…

Editör
Tarafından Editör

E-Bülten'imize Abone Olun!

En yeni içeriklerimizden ilk siz haberdar olun! Bültenimize abone olun!

Çok Okunanlar

TV+, Ödüllü Filmleri İzleyiciyle Buluşturacak

TV+, 2025 yılında yayınlayacağı yeni filmleri duyurdu. Haluk Bilginer ve Angelina Jolie'nin…

Editör
Tarafından Editör
Dizi dünyasının tek adresi: Episode Gelişmeleri takip etmek için yeni sayıyı okumayı unutmayın!